Yaşar Tunagür Hocaefendi

Onun yaptığı o coşkun konuşmalar, o güne kadar duyduğum en içten ve en samimi konuşmalardı. Hutbelerinde muhakkak sahabeden örnekler verirdi. Ben zaten sahabe aşığı idim. Bu da beni onu dinlemeye koşturan sebeplerden biriydi.

  • @YasarTunagur

  • Kategoriler

  • Güncelliğini yitirmiş bazı konular kaldırılmaktadır (Ücetsiz site olmasından dolayı kısıtlama yapılıyor) anlayışınız için çok teşekkürler
    Sitemizdeki linkleri veya Videoları açamayanlar Dns lerini 208.67.222.222 208.67.222.220 Yapsınlar

Archive for the ‘Gezi’ Category

Umre yolcularına tavsiyeler

Posted by tunagor 15/02/2013

Ne yapılacağı bilinmeli

Kutsal topraklara neden gidildiğinin, bu ibadetin neden yapıldığının farkında olmak çok önemli. Bunun için tur şirketlerinin seyahat öncesinde dağıttığı umre rehberlerini iyi okumak gerekiyor. Bu ibadetin rükünlarını doğru ve tam olarak yerine getirebilmek için umre öncesinde verilen seminerlere de katılmakta fayda var. Zira kutsal topraklarda bazen grubunuzdan kopabilir, tek başınıza kalabilirsiniz. O anda ne yapacağınızı bilmelisiniz ki, ibadetiniz noksan kalmasın. Yoksa “Tavafa nereden başlayacaktım? Safa ile Merve arasında kaç kez gidip gelecektim? Saçımın ne kadarını kesecektim, tavaf namazımı nerede kılacaktım?” gibi sorularla vaktinizi geçirirsiniz. Bunun dışında bol bol Kur’an okuyup salavat getirerek, tefekkür ederek ruhumuzu seyahat öncesi beslememiz gerekiyor. İbadetimizi huşu içinde yapmamız için bu oldukça önemli.

Hak’la olmak için halkla irtibatı kesin

Günlük hayattaki teknoloji düşkünlüğümüz, maalesef kutsal topraklarda da devam ediyor. Özellikle akıllı telefon kullanımı, diğer ziyaretçileri rahatsız edecek boyuta ulaşabiliyor. Tavaf sırasında çekilmeye çalışılan resim ve videolar çoğu zaman sıkıntıya sebep oluyor. Bu konuda en kritik nokta ise fotoğraf çekimi, Twitter ve Facebook gibi uygulamalarla çok vakit harcanması. “Kâbe’yi gördüm, kendimi acayip hissettim, Hacer-i Esved’de izdiham var, ilk tavafı bitirdim.” gibi mesaj atanlar yok değil. Umreye mümkünse aramaya ve aranmaya yarayan basit bir telefonla gidin. Bu telefonu sadece birlikte olduğunuz kişilerle irtibat ya da Türkiye’deki yakınlarınıza sağ salim yerinize ulaştığınızı bildirmek için kullanın. Beş-on gün kimseyle konuşmasanız, tweet atmasanız da olur.

Rıza alın, selam getirin

Umrede insanlara en çok vakit kaybettirenlerin başında alışveriş geliyor. Daha kutsal topraklara varmadan başlayan alışveriş düşüncesi orada had safhaya ulaşıyor. Özellikle son yıllarda umrecilerin elektronik eşya ve akıllı telefon almak için epey vakit geçirdiği herkesin malumu. Öncelikle kutsal topraklardan getirilecek en büyük hediyelerin manevi hediyeler olduğunu bilerek oraya gitmek gerekiyor. Bunun dışında da hurma ve zemzemin yerini hiçbir şeyin tutmayacağını da söyleyebiliriz. İlla ki başka hediyeler alınacaksa Türkiye’den gitmeden bir liste yapılmalı ve kime ne alınacağı kesin olarak bilinmeli. Fiyatlar hemen hemen aynı. O yüzden bir ya da iki dükkâna uğrayarak vakit kaybetmeden listenizi tamamlayabilirsiniz. Büyük şair Muhammed İkbal’in deyimiyle oradan dönüşte yanımızda getirmeyi düşüneceğimiz öncelikli şeyler Allah’ın rızası ve Peygamber Efendimiz’in selamı olacaktır.

Anahtar kelime: Sabır

Umre ibadetiniz boyunca kendimize rehber edineceğiniz kelime, sabır. Zira başından son anına kadar sabır gerekiyor. İbadetiniz ancak bu kelimeyle olgunlaşıp makbul hale gelecektir. Çünkü ilk andan itibaren birçok zorluk yaşayabilirsiniz. Örneğin tavaf esnasında biri sizi kasıtlı olmasa da ittirebilir. Kâbe’nin içinde namaz kılarken başınızın ya da elinizin üstüne biri istemeden basabilir. Ya da kalabalık içinde ezilme tehlikesi geçirebilirsiniz. Namaz kılarken sıkıntı yaşayabilirsiniz. Kısacası bu ibadet süresince yaşayacağınız her türlü zorluğun bir imtihan olduğunu kabul edip sabretmelisiniz.

Açlıktan ölmezsiniz

Umreye gidenlerin çoğu yemeklerden şikâyet ediyor. Otellerde çıkan yemeklerin bizim damak tadımıza pek uygun olduğu söylenemez. Ayrıca dışarıda satılan birçok yemeğin hijyen konusunda yeterli olmadığı da herkesin malumu. Bu durum, umrecileri yemek keşfine yöneltiyor. Ancak bu yöneliş hem zaman kaybına hem de dikkatin dağılmasına sebep oluyor. Aslında bu durumu basit seçimlerle aşabilirsiniz. Sıklıkla bulabileceğiniz muz gibi meyvelerle açlığınızı yatıştırabilirsiniz. Her şeyden önce orada zemzem gibi bir nimetin olduğunu da unutmayın. Bol bol zemzem için. Sizi susuzluktan da açlıktan da korur. Ayrıca Mescid-i Haram’da günün belli saatlerinde dağıtılan hurmalarla da açlığınızı bastırabilirsiniz. Öte yandan orada kısıtlı bir süre bulunduğunuzu düşünüp bu sürede hiç yemek yemeseniz bile açlıktan ölmeyeceğinizin de farkında olmalısınız.

Metafizik gerilimi zamana yayın

Kutsal topraklar, manevî duyguların en zirvede olduğu mekânlar şüphesiz. Ancak bu duyguları umre ibadetinin her anına yaymak gerekiyor. Maalesef ilk günün ardından bu durum yerini giderek rutine bırakabiliyor. Yeni tanışıklıklar vesilesiyle oluşan sohbet ortamları, izlenen lig maçları ve uzayan geziler, sizi bu atmosferden uzaklaştırabilir. Peygamber Efendimiz (sas), Mescid-i Haram’da kılınan bir rekat namazın başka bir yerde kılınan yüz bin rekat namaza, Mescid-i Nebevi’de kılınan bir rekat namazın da başka yerde kılınan on bin rekat namaza bedel olduğunu buyuruyor. Bu yüzden hiçbir vakit namazını kaçırmamak ve bu mekânlarda kılmak gerekiyor. Her vakti de cemaatle birlikte kılmak en hayırlısı. Namaz vakitleri haricinde de mümkün mertebe mescitlerde bulunmaya gayret edin. Konuşmak ya da boş vakit geçirmek yerine bol bol namaz ve dua ile vaktinizi geçirmeye çalışın. Zira Kâbe’yi seyretmek bile manevi dünyanıza büyük kazançlar sağlayacak.

Dünyayı dışarıda bırakın

Umre sırasında yapılan en büyük yanlışlardan biri de mescitlerde dünyayla ilgili konuların konuşulması. Her on umreciden yaklaşık altısının Türkiye’den geldiğini düşünürsek memleketten birine rastlamak mümkün. Selam ve nerelisin ile başlayan muhabbetler, siyaset, alışveriş, maç sonuçlarına kadar uzuyor. Bu kısıtlı vakit daha çok dua, zikir ve tefekkür ile geçirilmeli.

Bunlara da dikkat edelim

Bugünlerde Kâbe’de inşaat olduğundan zaman zaman toza maruz kalabiliyorsunuz. Bu yüzden çantanızda maske bulundurmakta fayda var.

Otellerdeki hizmet anlayışı ülkemizdeki kadar gelişmiş olmadığından herhangi bir eksiklik gördüğünüzde mutlaka giderilmesini isteyin.

Sağlığınızla ilgili bir sıkıntı yaşarsanız Diyanet’in sağlık birimine başvurabilirsiniz.

İletişim için ekonomik olan ve her yerde bulabileceğiniz al-kullan-at kontörlü hatlardan alabilirsiniz. Ya da yola çıkmadan önce Türkiye’deki umre kampanyası bulunan operatörlere kayıt yaptırabilirsiniz.

Türk Lirası’nı istediğiniz her yerde bozdurabilir ya da Türk Lirası’yla alışveriş yapabilirsiniz. Her ihtimale karşı yanınızda bir miktar dolar bulundurmakta fayda var.

Erkek umreciler ihram seçiminde dikkat etmeli. Çok kalın ve ağır ihram havlularının sıkıntı çıkarabileceğini bilmelisiniz. İçinizi göstermeyen hafif bir ihram size kolaylık sağlayacak.

yazının tamamı için tıklayınız

Posted in Gezi | Etiketler: | Leave a Comment »

Kabe’de 60 yıl sonra ilk!

Posted by tunagor 03/12/2012

Kabe’nin iç kiliti yaklaşık 60 yıl aradan sonra Mekke Bölge Emiri Prens Halid el-Faysal’ın katıldığı Kabe’nin içinin yıkanma merasiminin ardından Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin Abdülaziz’in şahsi nafakasından özel saf altından yaptırılan kilitle değiştirildi.

Yeni anahtar bin 400 yıldan beri Kabe’nin anahtarını ellerinde bulunduran Mekke’nin en meşhur Al-Eşşeybiy ailesinin büyüğüne teslim edildi. Mekke’nin fethinden sonra Kabe’nin anahtarı ve örtüsünün kimde kalması gerektiği Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’e nazil olan “Allah size emanetleri ehline vermenizi, insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah, size böylece ne güzel öğüt veriyor. Şüphesiz ki Allah, işiten görendir.” Nisa suresinin 58 ayet üzerine dedeleri Osman ibn Talha’ya seslenerek “Ey Ebu Talha Oğulları, Allah (CC) emanetini, sürekli sizde kalmak ve dürüst hareket etmek üzere alınız. Onu, zalim olmadıkça hiç kimse elinizden almaz.” buyurdu.

Al-Eşşeybiy ailesi başkanı Abdulkadir Al-Eşşeybiy, Kabe’nin anahtarını Kabe örtüsünün yapıldığı fabrikada el ile üretilen özel bir kesede muhafaza ettiğini belirtti. Abdulkadir Al-Eşşeybiy sözlerine şöyle devam etti: “Anahtar güvenli bir yerde ve şimdiye kadar hiç kaybetmedik. Ancak bazı tarih kitaplarında birinin bu anahtarı çalmaya kalkıştığı ve yakalandığına işaret etmektedir.”

Tarihi bilgilerde Abbasiler, Memlükiler ve Osmanlı dönemindeki Halife ve Padişahlar bu kilit ve anahtarları bazı münasebetlerde ve Kabe’nin onarımı için Kabe kapısının açılması ve kapanması için gönderdikleri belirtiliyor.

Osmanlı döneminde son Kabe kilit ve anahtarının yapılması emrini Sultan Abdülhamit tarafından verildi.

Osmanlı döneminde yaptırılan Kabe kilit ve anahtarı Hicri 1309 yılında Sultan Abdulhamit’in emriyle yapıldı. Bu kilit ve anahtar Suudi dönemine kadar Kabe’nin kapısında kaldı. Ancak Hicri 1398 yılında Suudi Arabistan Kralı Halid bin Abdülaziz el-Suud’un Kabe kapısının değiştirilmesini emretmesiyle birlikte kilit ve anahtar değişmiş oldu. Bu kilit ve anahtarda geçtiğimiz günlerde değiştirildi. Yeni kilit ve anahtarın özellikleri ise Sultan Abdülhamit döneminde yaptırılanla aynı olduğu belirtildi.

Mekke’den yayın yapan bir internet sitesinde Kabe anahtarlarından birinin 12. yüzyılda yapılan bir açık artırmada 18,1 milyon dolara alıcı bulmasıyla İslami Sanat eserleri arasında yeni bir rekora imza attığı ifade edildi.

Posted in Gezi | Etiketler: | Leave a Comment »

Davetsiz Misafir – Anadolu Turu

Posted by tunagor 09/07/2012

Posted in Gezi | Etiketler: , | Leave a Comment »

Maceracı – Yozgat

Posted by tunagor 25/06/2012

Posted in Gezi | Etiketler: , | Leave a Comment »

Maceracı – Fethullah Gülen Hocaefendi’nin Evi

Posted by tunagor 10/01/2012

Posted in Gezi | Etiketler: , , | Leave a Comment »